13 Aralık 2007 Perşembe

Fritz Walter




Alman ve dünya futbolunda derin izler bırakan Fritz Walter, 1920 yılında dünyaya geldi. Ülkesi Almanya'da daima özel bir yere sahip olan Fritz Walter, Kıta Avrupası'nda yaşanan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle kariyerinin büyük bir zaman dilimini yitirmiş oldu. Kariyeri boyunca sadece, doğduğu kentin takımı olan FC Kaiserslautern'de futbol oynayan yıldız futbolcu, 1950'lerin başında oyun kurucu ve santrafor olarak formasını giydiği takımda iki kez Almanya şampiyonluğu yaşadı. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından Avrupa'da ilk kez düzenlenen Dünya Kupası için 1954'te sınır komşuları İsviçre'ye giden Batı Almanya Milli Takımı'nın kaptanlığını, Fritz Walter yapıyordu. Alman Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Sepp Herberger'in kaptanlık görevini verdiği 33 yaşındaki Fritz Walter'in finallerde işi hiç de kolay değildi. B Grubu'nda Türkiye, Güney Kore ve son dört yıldır yenilgi yüzü görmeyen Macaristan ile mücadele eden Almanya, güçlü rakibine 8-3 yenilmesine karşın gruptan ikinci sırada çıkmayı başardı. Çeyrek final ve yarı finalde rakiplerini eleyen Batı Almanya ile Macaristan, bu kez finalde karşı karşıya geldiler. Puskas'ın 6., Czibor'un da 8. dakikalarda attığı gollerle bir anda 2-0 yenik duruma düşen Fritz Walter'in Almanyası, Morlock ve Rahn'ın (2) goleriyle kazanarak kupayı uzanmayı başarmıştı. Bu kupanın bir başka anlamı Fritz Walter'in kardeşi Ottmar'ın da Alman milli formasıyla kupa sevinci yaşayarak, finaller tarihinde ilk kez abi-kardeş iki futbolcunun şampiyonluğu olarak tarihe geçimesiydi. Yıldız futbolcunun yine takımın başında kaptan olarak çıktığı 1958 İsveç finallerinde ise Batı Almanya, yarı finalde ev sahibine 3-1 yenilerek turnuvaya veda etti. Bir sonraki yıl yeşil sahalara veda ettiğini açıklayan Fritz, teknik direktör Herberger'in ısrarlarına dayanamayarak 1962 yılında Şili'de düzenlenen finallere gitmesine karşılık fazla bir varlık gösteremedi. Finaller sona erdiğinde Fritz 42 yaşındaydı ve sahalardan bir yıldızın kayma zamanı belki de çoktan gelmişti. 1999 yılında yapılan bir ankette, Fritz Walter'li Alman Milli Takımı'nın "yüzyılın takımı" seçilmesi de ünlü futbolcunun nasıl bir göz kamaştıcı kariyer yaptığı yolunda açık bir fikir veriyor. İlk ve son kulübü Kaiserslautern, yıldız futbolcuyu, 1985 yılında aldığı bir kararla statlarına O'nun adını vererek 65. yaş gününde belki de en anlamlı hediyelerden birini vermiş oldu.

Gerd Müller


Almanların efsane golcüsü Gerd Müller, lakabıyla "Bombacı" Dünya Kupası tarihin tartışmasız en büyük gol ayağı. 1970 ve 1974 Dünya kupası finallerinde attığı 14 golle ulaşılması güç bir rekoru elinde bulunduran Gerd Müller, futbol oynadığı dönemin en ünlü yıldızlarından birisi olarak tarihe geçti. Gerhard Müller, Kasım 1945'te Nördlingen'de dünyaya geldi. Mahhalle takımında başladığı futbol kariyerinin bir sonraki durağı Almanların dünyaca ünlü kulübü Bayern Münih oldu. İlk ulaslararası maçını Türkiye'ye karşı 1966 yılında oynayan ünlü golcü, finallerdeki ilk maçını ise 1966'da Ada'da düzenlenen finallerde ev sahibi İngiltere'ya karşı oynadı. Batı Almanya'nın finalde İngiltere'ye 4-2 yenilerek kupayı kaybetmesinin üzerinden 4 yıl geçmiş ve 1970 yılına gelinmişti. Futbolunu olgunlaştıran Gerd Müller de artık takımın vazgeçilmez golcüsü olmuştu. Meksika '70 finallerine gelindiğinde takımın en önemli oyuncularından birisi tartışmasız efsane golcüydü. D Grubu'nda mücadele eden Batı Almanya'nın Fas'ı 2-1 yendiği maçta 1, Bulgaristan'ı 5-2 yendiği maçta 3 ve Peru'yu 3-1 yendiği maçta da 3 gol atan bu genç golcü, dikkatlerin üzerine çevirilmesini sağlamakta gecikmedi. Grup maçlarında attığı 7 golle, ülkesini çeyrek finale taşıyan Müller, bu turda karşılaştıkları İngiltere'yi maçın 118. dakikasında attığı golle hem kupanın dışına itmiş, hem de 1966'daki finalin de rövanşını almış oluyorlardı. Gollerini sıralamaya evam eden efsane golcü, yarı finalde İtalya'ya 4-3 yenildikleri maçta da gollerin 2'sine imza koyarak, 10 golle 1970 Meksika Finalleri'nin "Gol Kralı" oluyordu. 4 yıl sonra ev sahipliğini yaptıkları 1974 finallerinda Müller, son kez Dünya Kupası'nda boy gösterecekti. Efsane golcünün Dünya Kupası jübilesi muhteşem oldu... Kendi seyircisi önünde fileleri 4 kez daha havalandıran Müller, hem kupayı kaldırdı, hem de 2 finalde attığı 14 golle bugüne kadar kırılamayn bir rekorun da sahibi oldu. Bayern Münih'in ulusal ve uluslararası alanda elde ettiği bir çok başarıda en büyük pay sahiplerinden biri olan Gerd Müller, 1970 yılında Avrupa'da yılın futbolcusu seçildi ve 2 kez de altın ayakkabı ödülünü kazandı. Oynadığı 628 maçta toplam 365 gol kaydeden yıldız futbolcu, 62 uluslararsı maçta kaydettiği 68 golle, bir diğer Alman golcü Uwe Seeler'in rekorunu da kırmış oldu. 1978 yılında talihsiz bir sakatlık yaşayan efsane futbolcu, bir daha eski günlerine dönemedi ve yeşil sahalardaki futbol kariyeri, Kuzey Amerika Futbol Ligi takımlarından Fort Lauderdale formasıyla son bulmuş oldu.

Emilio Butragueño



Madrid'te dünyaya gelen Butragueño, futbola Real'de başladı; kariyerinin büyük bir bölümünü de burada yaptı. Madrid ekibi ile bir çok başarıya imza atan genç Emilio, bir diğer ünlü futbolcu, Meksikalı Hugo Sanchez'le Real'in ileri ucundaki müthiş ikiliyi oluşturuyordu. Butragueño, uluslararası karşılaşmalardaki ilk golünü İspanya'nın Ekim 1984'te İskoçya ile oynadığı maçta kaydetti. Bundan sadece 1 ay sonraki Avrupa Futbol şampiyonası'nda da İspanya, gümüş madalyanın sahibi oldu. Golcü Butragueño, artık milli takımın vazgeçilmezleri arsındaki yerini almıştı. 1986'da Meksika'ya gidilirken İspanyollar, takımlarından başarı bekliyorlardı. Bir önceki şampiyonaya ev sahipliği yapan İspanya, o finallerde yarı finale dahi çıkamamış, 2. tur 2. grupta oynadıkları 2 maçta topladıkları 1 puanla grup sonuncusu olmuş ve yarı final şansını Batı Almanya'ya kaptırmışlardı. Butragueño, gibi bir golcüye sahip olan ispanyollar, D Grubu'nda Brezilya'nın ardından 2. tura yükseldiler. İkinci turda Danimarka ile eşleşen İspanyol boğaları, bir anlamda 1984 yılındaki Avrupa Futbol Şampiyonası yarı final maçının da rövanşını oynayacaklardı. Danimarka'yı 5-1 yenen İspanya'nın 4 golü, Butragueño imzası taşıyordu. Butragueño, attığı bu gollerle 1966'da Eusebio'nun sahip olduğu bir maçta en fazla gol atan futbolcu ünvanına da ortak oluyordu. Çeyrek finalde 1-1 sona eren maçta, Belçika'ya penaltı atışları sonrasında 5-4 yenilerek elenen İspanyolların, Dünya Kupası şampiyonluğu hayalleri de suya düşüyordu. Emilio, 4 yıl sonraki Dünya Kupası'nda gerçek klasını gösteremedi. Oynadığı 4 maçta sadece 1 gol kaydeden yıldız futbolcunun takımı, yine de 2. tura çıkmayı başardı. İspanya, Yugoslavya karşısında alınan 2-1'lik yenilgiyle şampiyonaya veda edereken, "Akbaba" da son kez bir dünya kupasında forma giyiyordu. 1980'lerin ikinci yarısında Real Madrid formasıyla 5 kez lig şampiyonluğu yaşayan Emilio Butragueño, 1995'te kulübü Real'e veda ederek kariyerine Meksika'da devam kararı aldı; 2 yıl sonra da aktif futbol yaşamını noktaladı.

Franz Beckenbauer




Futbol'un "Kaiser"i Beckenbauer, 11 Eylül 1945 yılında Münih'de doğdu. Futbola dokuz yaşında başlayan Beckenbauer, 1958'de Bayern München'e geçti. Ortasaha ve libero mevkilerinde başarılı oldu. 1966 ve 1968'de Federal Almanya'da, 1976'da da Avrupa'da yılın futbolcusu seçildi. 103 kez Federal Almanya milli formasını giyerken 50 kez de takımın başında kaptan olarak sahaya çıktı. Beckenbauer'un futbol hayatı başarılarla doludur. Bayern forması altında 4 lig, 4 kupa şampiyonluğu, 3 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu yaşarken, milli forma altında da 1 Avrupa (1972) ve 1 Dünya Kupası (1974) şampiyonluğu yaşadı. 1979'da Bayern'den ABD'nin Cosmos takımına gittiyse de bir yıl sonra tekrar eski takımına döndü. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yaptı ve 1990 yılı Dünya Şampiyonu Almanya'nın başında o vardı. Daha sonra da Bayern München başkanlığı yaptı. Bu görevde de başarılı olan Beckenbauer, halen 2006 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan Almanya'nın organizasyon başkanlığını yapmaktadır.

Eusebio




Afrika kıtasından çıkan ilk dünya çağında futbolcu: Eusebio. Eusebio adeta bir gol makinesiydi. Güçlü fiziği, sert ve isabetli şutları ile hafızalarda yer edindi. Daha 19 yaşında Mozambik'ten, Portekiz'in şampiyonu Benfica'ya transfer oldu ve tam 16 sezon bu kulüpte top koşturdu. Benfica denince akla ilk Eusebio gelir, ne ondan önce ne de ondan sonra Benfica'da ona yaklaşan bir yıldız gelmedi. Benfica'da 715 resmi maçta 727 gol atma başarısı ile ulaşılması güç bir rekora imza atmıştır. 16 sezondan 7'sinde ligde gol kralı oldu. Lig tarihinde 313 maçta 319 gol atarak maç başına ortalama 1.02 gol ortalamasına ulaşmıştır. İlk Altın Ayakkabı ödülünü kazanan futbolcu olan Eusebio, 5 yil sonra bu ödülü ikinci kez kazanmıştır. Gol atma sanatını 1966 dünya kupasında da göstererek 9 gol ile gol kralı oldu. Kuzey Kore maçında 0-3 geride olan takımını 4 gol atarak 5-3 galibiyete taşıyarak baş rol oynadı ve bir destana imza attı. Turnuvada Eusebio'nun 4 golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı. 1962-1967 yılları arasında Avrupa yılın futbolcusu ödüllerinde hep ilk 10 arasında yer aldı. (1965te 1., 1962 ve 1966 2.). Maalesef Portekiz ile tek bir dünya kupasında yer alarak 9 gol atmış oldu. Tam 4 kez Şampiyon kulüpler finali oynadı. 1962'de 3 dakika içinde 2 gol atarak 3-3 olan Real Madrid maçını 5-3'e getirerek kupanın kazanılmasında önemli rol oynadı ve Eusebio sadece 20 yaşındaydı.Eusebio'nun kariyeri 11 kere Benfica ile şampiyonluk yaşadı, 5 kez de Portekiz kupasına sahip oldu. 1976 yılında Toronto Metros takımı ile NASL şampiyonluğu kazandı. Milli takım forması ile kayıt ettiği 41 gollük rekorunu 2005 yılında Pauleta tarafından kırılabildi. Portekiz futbol federasyonu onu son 50 yılın en iyi futbolcusu seçmiştir. IFFHS'ın 20. yüzyılın anketinde en iyi futbolcular sıralamasında 9. oldu.


Eusebio'nun kariyeri,Oynadığı Takımlar1957-1960 Sporting Lourenço Marques1960-1975 Benfica 301(317)1975 Rhode Island Oceaneers1975 Boston Minutemen 8(2)1975-1976 Monterrey 10(1)1976-1977 Beira-Mar 12(3)1976 Toronto Metros-Croatia 25(18)1977 Las Vegas Quicksilver 17(2)1977-1978 União TomarToplam (lig maçları) 373 maç(343 gol)Toplam (Benfica resmi maçlar) 715 maç (727 gol)

Michel Platini




Bir italyan göçmenin torunu olan Michel Platini, 1955'de Joeuf'da doğdu. Futbola ilk olarak, babasının antrenörlüğünü üstlendiği Nancy takımında başladı. 1976 yılında Olimpiyatlar'da oynayan Platini ilk resmi uluslararası müsabakasına aynı yıl Çekoslavakya karşısında çıktı. Nancy takımında oynadığı yedi sezonda attığı 98 golün ardından 1979 yılında AS St. Etienne takımına transfer oldu. 1982 yılında rekor bir transfer ücretiyle (1.200.000 pound) Juventus'a transfer olan Platini orada da gollerine devam etti ve italyan ekibinin 4 yıl içinde 3 kez şampiyon olmasında ve ayrıca Avrupa kupalarında da büyük başarılara imza atmasında büyük pay sahibi oldu. Milli takımını '84 Avrupa Şampiyonası'na sürüklemekle kalmayan Platini, 2 hat-trick de dahil olmak üzere toplam 9 golle Fontaine'in rekorunu da kırdı. 1985 yılında Avrupa'nın En iyi Futbolcusu ödülünü de 3. kez alan Platini dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Platini 1978, 1982 ve en son da 1986 Dünya Kupalarında oynadı. Jübilesini Dünya Karmasıyla birlikte 1987'in ağustos ayında Wembley Stadı'nda büyük bir taraftar kitlesi önünde yapan Platini, hayatının geri kalan bölümüne adım attı. Ancak futboldan uzak durması pek uzun sürmedi ve 1990 Dünya Kupası'na katılamayan Fransa'nın başına teknik patron olarak geçti.

17 Kasım 2007 Cumartesi

Nascimento Pele


Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlayan Pele, 1955’te geçtiği Santos Kulübü’nde 1956’da A takımına alındı. İlk Dünya Şampiyonluğu’nun 1958’de tattı. Yedekler arasında İsveç’e götürülen Pele oyuna girdiği zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı. Futbol’un taçsız kralı olarak adlandırılan Pele, 1970 dünya kupasında hem olgun bir futbolcu hem de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olduğu gösterdi ve Brezilya bu dünya kupasından da şampiyonlukla çıkarak 3 kez kupayı evine götürdü. Her an her şeyi yapabilecek teknikte bir oyuncu olması, rakiplerin korkulu rüyası haline getirdi onu fakat o bununla şımarmak yerine kendisini daha da geliştirmeye çalıştı. 1974 yılına kadar oynadığı Santos takımında tam 1284 gol attı. O da tatilini ABD’de geçirdi ve New York Cosmos takımına transfer oldu. 1977’de de futbolu bıraktı. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olarak gösterilen Pele, bütün dünyada futbol için ölçü ve hedef olarak gösterilmek

16 Kasım 2007 Cuma

Diego Armando Maradona


Maradona 30 Ekim 1960’ta dünyaya geldi. Futbola Boca Juniors takımında başladı ve burada 1981’e kadar oynadı. 1981’de rekor bir ücretle (12 milyon Dolar) Barcelona’ya transfer oldu.Nou Camp’taki ilk maçını 82 dünya kupası açılışında Belçika’ya karşı oynayan Maradona beklenmedik şekilde kötü bir başlangıç yaparak karşılaşmayı izleyen Barca taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştı. 2 sezon Barca, forması giyen Maradona hastalık ve sakatlıklar dolayısıyla bekleneni tam anlamıyla veremedi. Maradona, kendisini 1978 Dünya Kupası kadrosuna almayan Menotti’nin takımın başına gelmesiyle Barcelona’dan ayrıldı. İtalya’nın Napoli takımıyla sözleşme imzalayan Maradona için altın yıllar başlıyordu.Napoli formasıyla 2 şampiyonluk yaşayan Maradona, 1986 Dünya Kupasının da yıldızıydı. Arjantin, Dünya Kupasının sahibi olurken, çeyrek finalde Maradona’nın İngiltere ağlarına eliyle gönderdiği gol, üstünden uzun yıllar tartışıldı. Büyük tepki alan Maradona ise topa değen elini “tanrının eli olarak” tanımlamaktan çekinmemişti. 1990 Dünya Kupasında da takımını finale taşıyan Maradona Almanya’ya penaltı golüyle teslim oluyordu. Bu belki de, Maradona’nın yükselen kariyerinin tersine döndüğü andı.1991 yılında bir İtalya lig maçı sonrası rutin bir doping kontrolünde kokain kullandığı ortaya çıkan Maradona, Arjantin’e dönüşünde de polis tarafından uyuşturucu bulundurduğu gerekçesiyle göz altına alınıyordu. Gözaltı günlerinin ardından evinin önünde bekleyen basın mensuplarına saldıran Maradona, artık çalımlarından çok olaylarıyla manşetlerden düşmüyordu. Bu olaydan sonra Maradona’nın “bittiğini” düşünenler yanılmıştı. 1993 yılında İspanya’da bu kez Sevilla’ya dönen Maradona, 1994 Dünya Kupası için yine iddialıydı. Ancak 94’ Amerika, Maradona için beklenmedik şekilde kısa sürdü. Yasak madde kullandığı tespit edilen Maradona şampiyonadan men edildi ve 15 ay ceza aldı. 15 aylık süre zarfında Deportivo Mandiyu ve Racing Clup’da teknik direktörlük yapan Maradona, cezasının bitmesiyle 1995 yılında yuvam dediği Boca Juniors’a oyuncu olarak döndü. 2 sezon Boca’da oynayan Maradona kariyerini kemiren kokain alışkanlığından kurtulamayınca 37 yaşında aktif futboldan koptu.Futbolu bıraktıkna sonra sağlık problemleri yaşayan Maradona, uyuşturucuya bağlı olarak kalbiden geçirdiği rahatsızlığın ardından Küba’da 22 aylık bir tedavi gördü. Tedavinin ardından bir trafik kazası geçiren Maradona dizinden ufak bir operasyon geçirdi.Bu kadar çalkantılı bir hayata rağmen Maradona 2000’de FİFA tarafından Pele ile birlikte yüzyılın futbolcusu seçildi. 11 Aralık 2000’de yapılan bir törenle ödülünü aldı. Fakat törende kendi ödülünü aldıktan hemen sonra Pele’nin ödül almasını beklemeden salonu terketti. Nitekin bir gün sonra yaptığı açıklamada “Kendi bedenime karşı saygısız olsam da işime devamlı saygılıydım; bu yüzden de dünyanın en iyisi benim” diyerek bütün spor kamuoyunun beklediği açıklamayı yapmıştı.

13 Kasım 2007 Salı

BA-BAM' A 60. YAŞ ANISINA ...

K.Çekmecespor'un gelmiş geçmiş en iyi ortasaha oyuncusu nam-ı diyar Bam...